ÇOCUK CEZA ADALET SİSTEMLERİ VE TÜRKİYE
Yazarlar: Ekin Sıla Öntaş ve Şahan Tosun
Editör: Aslı Zeynep Mermertaş
Giriş
Cezaevi infaz rejimi çocuklar üzerinde geri alınması güç sonuçlar doğurmakta ve çeşitli yetersizlikler sebebiyle “rehabilitasyon” amacından uzaklaşıp çocukların üstün yararını koruyamamaktadır. Bu yazı çocuk ceza infaz rejiminin eksikliklerini ve bu bağlamda kız çocuklarının yaşadığı problemleri ele alacaktır.
Özgürlüğünden yoksun bırakılmış çocukların korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler tarafından Havana Kuralları kabul edilmiştir.[1] Bu kurallar, çocukların özgürlükten yoksun bırakıldıkları durumlarda insan haklarının korunması ve onların ihtiyaçlarının gözetilmesi amacıyla bir dizi kural ve standardı içermektedir. Çocukların tutuldukları kurumlarda sağlanması gereken koşulları ve hakları belirleyen bu kurallar, uluslararası toplumun insan hakları standartlarına uygun olarak hazırlanmıştır. Belgenin kapsamı, çocukların özgürlüklerinden yoksun bırakıldıkları her tür kuruma uygulanmasını öngörmektedir. Bu kurallar, çocukların tutulduğu her türlü kurumsal yerde geçerlidir ve çocukların tutuklu bulundukları süre boyunca haklarının korunmasını amaçlar. Çocukların özgürlüklerinden yoksun bırakıldıkları durumlarda masumiyetlerinin korunması öncelikli olarak kabul edilir. Tutuklu çocuklara avukatlık hizmetlerinden yararlanma hakkı tanınır ve adil bir yargı sürecine tabi tutulmaları sağlanır. Ayrıca çocukların sağlık ve eğitim ihtiyaçları da göz önünde bulundurulur ve bu ihtiyaçların karşılanması için gerekli önlemler alınır. Bu kurallar aynı zamanda çocukların tutuldukları kurumlarda sağlanması gereken idari düzenlemeleri ve bakım standartlarını da belirler. Çocukların sınıflandırılması ve yerleştirilmesi, özel ihtiyaçları ve statüleri dikkate alınarak yapılır ve çocukların fiziksel, ruhsal ve ahlaki bütünlükleri korunur.Sonuç olarak, bu kurallar çocukların özgürlükten yoksun bırakıldıkları durumlarda insan haklarının korunmasını ve onların ihtiyaçlarının gözetilmesini amaçlayan kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. Bu kuralların uygulanması, çocukların haklarına saygı gösterilmesi ve onların insanlık onuruna uygun muamele görmesi için hayati öneme sahiptir.
Pekin Kuralları ise çocuk suçluların haklarını ve ıslahlarını temel alır. Bu kurallar BM üyesi ülkeler için bir model oluşturmayı hedefler. Çocuk suçluların yargılanması ve ıslahıyla ilgili önemli ilkeleri belirleyen bu kurallar, çocukların refahını artırmayı amaçlayan bir sosyal politika üzerine inşa edilmiştir. Çocukların suç işlemesinin önlenmesi ve ıslah edilmeleri için yapılan bu düzenlemeler, çocuk suçluların haklarını korumayı ve adil bir şekilde muamele görmelerini sağlamayı amaçlar. Bu kuralların uygulanması, çocukların iyileştirilmesi ve toplumla uyumlu bireyler haline gelmeleri için gereklidir. İşte bu noktada, Asgari Standart Kurallar, çocuk suçluların haklarına ve ihtiyaçlarına saygı gösterilmesi için bir çerçeve sunar ve bu çerçevenin etkili bir şekilde uygulanması önemlidir.[2]
[1] United Nations Rules for the Protection of Juveniles Deprived of their Liberty Adopted by General Assembly resolution 45/113 of 14 December 1990
[2] United Nations Standard Minimum Rules for the Administration of Juvenile Justice (“The Beijing Rules”)Adopted by General Assembly resolution 40/33 of 29 November 1985 Part one
Türkiye’de Durum
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün 1 Mart 2024 itibarıyla yayımladığı istatistiklere göre tutuklu ve/veya hükümlü çocuk sayısı toplamda 2882’dir. Tutuklu bulunan çocukların oranı %67 iken hükümlü çocukların oranı %33’tür. Uygulamada tutuklamaya ilişkin güvenlik tedbirlerinin çocuklar bağlamında oransal olarak daha çok uygulandığı anlaşılmaktadır.[3] Çocukların tutuklanması halinde pek çok sorun ortaya çıkmaktadır. Çocuklara uygun kurumların bulunmaması veya kullanılmaması, tutuklamanın ceza gibi kullanılması, yetişkin kurumlarının kullanılması, tutukluluk süresinin çocuğa zarar verecek ve adil olmayacak uzunluğu önemli problemlerdir (Siegel-Senna, 1981; aktaran Oral, 2004).
Çocuğun ceza adalet sistemiyle tanışması ve bu süreçte etiketlenmesi, bir dizi psikolojik ve gelişimsel soruna yol açabilir. Bu da onları giderek artan bir şiddet döngüsüne sokabilir. Tutuklanma ile birlikte günlük yaşamından, ilişkilerinden ve çevresinden koparılan çocuklar; genellikle fiziksel koşulları iyi olmayan, kalabalık ve eğitimsiz personelin bulunduğu bir ortamla karşı karşıya kalırlar. Tutuklama, çocukların eğitimlerini aksatır ve serbest bırakıldıktan sonra eğitimlerine devam etmelerini zorlaştırabilir. Özellikle kapalı ceza infaz kurumlarında örgün öğretim seçeneği sunulmadığı için açıköğretime kaydolmayı kabul etmeyen çocuklar olabilir.[4] Bazı tutukevlerinde eğitim programları sunulmasına rağmen tahliye sonrası uygun takip yapılmaması ve bu kurslara katılan çocukların iş bulamaması nedeniyle birçok çocuğun tekrar suç işlediği belirlenmiştir.[5] Ayrıca, tutuklanma çocukların gelecekteki iş hayatlarını ve seçeneklerini olumsuz etkiler. Bir araştırmacıya göre, gençlerin eğitimleri ve suçtan “yaşlanarak” çıkmalarını sağlayan doğal sürecin kesintiye uğraması nedeniyle “hapis süreci” bir bireyi daha az istikrarlı bir işçi haline dönüştürebilir.”[6]
[3] Ayhan Erbay, Çocuk Ceza İnfaz Kurumlarının Çocuk Tutuklu/Hükümlüler Üstündeki Psikolojik Etkileri s.2
[4] Nilay Kavur, Türkiye Çocuk Adalet Sisteminde Çocuk Tutukluluğu, Yayınlanmamış Doktora Tezi, 2016.
[5] TBMM İnsan haklarıni inceleme komisyonu bakırköy kadın ve çocuk tutukevi raporu 1998-2000.
[6] Bushway, S.D. (1998), “The Impact of an Arrest on the Job Stability of Young White American Men,” Journal of Research in Crime and Delinquency Vol. 34 No. 4 454-479.
Yetişkin Cezaevlerinde Bulunan Çocuklar
Çocuk kapalı ceza infaz kurumu dışında birçok hapishanede çocukların kaldığı bilinmektedir. Havana Kuralları’nın 32. maddesine göre çocukların tutuldukları kurumların planı ve fiziksel çevresi; yatışlı ıslahın rehabilite amacına uygun olarak çocukların mahremiyetini, duygusal uyarımlarını, akranlarıyla ilişki kurmalarını ve spora, beden eğitimine ve boş zamanlarla ilgili faaliyetlere katılmaya olan ihtiyaçlarını dikkate alır.
Araştırmalar cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü çocukların çocuk koğuşunda kaldıkları hâlde koğuşlarda, bahçede, iş yerinde, görüş sırasında, kantinde ya da herhangi bir sosyal etkinlikte yetişkinlerle karşılaşarak görüştüklerini göstermektedir. (Özgökmen-Uluğtekin, 1986)
Cezaevi infaz ve koruma memurlarının beyanlarına göre yetişkin hükümlüler; çocukları cinsel yönden istismar ettiği gibi onları başka suçlar işlemek üzere hazırlamakta, siyasi yönden kendi taraflarına çekmekte, sigara vb. gibi kötü alışkanlıklar edinmelerinde etkili olmakta ve görevlilere karşı kışkırtmaktadırlar. (Uluğtekin, 1991) Bunun yanı sıra yetişkin hapishanelerindeki personelin çocuk mahpuslarla ilgilenmek konusunda deneyimi olmaması problem arz etmektedir. Havana Kuralları’nın 85. maddesine göre tutma kurumlarında çalışan personelin görevlerini etkili şekilde yerine getirebilmelerini sağlayabilmek için kendilerine özellikle çocuk psikolojisi, çocuk sağlığı ile insan haklarının ve çocuk haklarının uluslararası standartları konularında eğitim verilmelidir. Kurum personeli, belirli aralıklarla düzenlenen meslek içi eğitim kurslarına katılarak mesleki bilgi ve kapasitelerini geliştirmelidir; ancak uygulamada infaz koruma memurları çocuk mahpuslarla iletişim kurmak adına ekstra bir eğitim almamaktadır.[7] Ayrıca yeterli sayıda personel bulunmamaktadır. Hapishanelerde az sayıda bulunan psikologlar iş yükü sebebiyle gerekli özeni gösterememekte hatta çocuklarla deneyimi olmayan psikologlar görev alabilmektedir.
[7] Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu, 03.04.2015.
Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarının Etkileri
Kapalı ceza infaz kurumlarında çocukların maruz kaldığı uygulamalar genellikle çocuğun eğitimiyle değil, ağır cezalandırılmasıyla sonuç bulabilmektedir. Çocuk mahpuslar idare tarafından sağlanan yemek, aydınlatma ve su dışında diğer ihtiyaçlarını kendileri karşılamak zorundadır. Bunlar için mahpusların vereceği bir miktar para gerekmektedir ve eğer parası yoksa kişisel bakım ihtiyaçlarını ve dış dünyayla iletişim kurmak için önemli olan kâğıt, telefon kartı, zarf ve pul vb. malzemeleri karşılayamaz. Bu durum ise mahpusun ailesiyle iletişim kurmaktan mahrum kalmasına neden olabilir.[8] Buna ek olarak hapishanede yemeğin yanı sıra en temel ihtiyaç olan temiz su da kantinden satın alınmak zorundadır. Havana Kuralları 37. Maddesinde “Her çocuğun, istediği her an içebileceği kadar temiz içme suyu bulunur” denilmektedir; ancak Türkiye’deki çocuk mahpuslar eğer paraları yoksa musluktan akan suyu içerler. (Yalçın, 2016 s. 36).
Kapalı ceza infaz kurumlarında tutulan çocukların üç kapalı bir açık görüş hakkı olması da iletişim haklarını sınırlayıcı bir faktördür. Havana Kuralları’nın 60. maddesine göre çocukların aileleriyle olan iletişiminde mahremiyet ve sınırsızlık ilkeleri önemlidir fakat “kapalı görüş” uygulaması bu iletişimi sınırlamaktadır.[9] Bu uygulamada görüşme sırasında çocuk ile ailesi arasına bir cam konulmakta ve fiziksel temaslar engellenmektedir.[10] Aynı zamanda da çocukların dış dünyayla iletişim yollarından biri olan telefon, belirli ücretler sebebiyle çoğu çocuğun ulaşamadığı veya konuşmalarının denetlenmesi sebebiyle çocukların daha az başvurduğu bir yönteme dönüşmüştür. Bunun yanı sıra kapalı ceza infaz kurumlarında, çocuklar ve yetişkinler arasında ayrım yapılmadan herkes çıplak aramaya maruz kalır. Belirli koşullarda, yetkililerin onayıyla çocuklar da çıplak aranabilir; ancak bu aramaların insan haklarını ihlal ettiği ve travmatik olabileceği unutulmamalıdır. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 46. Maddesinde “makul ve ciddi emarelerin varlığı” ile arama yapılabileceği belirtilse de bu ifadeler belirsizdir ve neyi kapsadığı açık değildir. Çocukların bu tür aramalara itiraz etmesi durumunda zor kullanma gücünün sınırları da net olarak tanımlanmamıştır.[11]
Bu sebeplerden dolayı çocuk ceza infaz kurumları asıl amacı olan rehabilitasyondan uzaklaşmakta ve hatta çocuklarda psikolojik hasara ve çocuğun suça tekrardan sürüklenmesine yol açmaktadır. Bir psikoloğun araştırmasına göre hapsedilip depresyon tanısı konmuş gençlerin üçte biri için bu hastalığın hapsedilmelerinden sonra başladığı tespit edilmiştir.[12] Bir başka araştırmacı ise kötü zihinsel sağlığın cezaevlerinin fiziksel koşullarıyla birleşmesinin, hapsedilmiş çocukların kendine zarar verme ve intihar girişiminde bulunma olasılığını artırdığını öne sürmektedir.[13]
Cezaevinde yapılan bir çalışmada çocukların travmaya karşı koymada zorlandıkları, özellikle 15 yaşın altında bulunan çocukların normal gelişimlerinden saptıkları bulunmuştur.[14] Sonuç olarak çocuk olarak adlandırdığımız ve henüz ergin olmayan bireylere uygulanacak hukuk kurallarını düzenleyen Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları’nın, yani Pekin Kuralları’nın 19. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi çocukları özgürlüklerinden yoksun bırakmak, alışık oldukları sosyal çevrelerinden çıkarmak çocukları yetişkinlere kıyasla daha da olumsuz yönde etkileyecektir. Cezaevi deneyimi, çocuklar üzerinde derin bir etki bırakmakta ve hayatlarının devamında birçok olumsuzluğa neden olmaktadır. Tekrardan suça sürüklenme açısından cezaevi deneyimi oldukça önemli bir etkendir.
Wisconsin Eyaleti’nin Ortak Yasama Denetleme Komitesi tarafından yapılan bir değerlendirmeye göre, incelenen dört ilçede tutulan gençlerin yüzde 70’i serbest bırakıldıktan sonra bir yıl içinde tekrar tutuklanmış veya gözaltına geri dönmüştür.[15] Ayrıca Arkansas’ta hapsedilmiş gençler üzerine yapılan çalışmalar, hapis deneyiminin tekrar suç işleme olasılığını artıran en önemli faktör olduğunu bulmuştur.[16] Bunda çocukların cezaevinde etkileşime geçtiği diğer kişilerin yönlendirmeleri ya da ailesinden, çevresinden koparılması sebebiyle yaşadığı psikolojik olumsuzluklar etkili olmaktadır.
[8] Alper Yalçın, Türkiye’de Çocuk Mahpus Olmak ss.34-35
[9] a.g.e. s.37
[10] a.g.e. s. 38
[11] a.g.e. s. 44
[12] Kashani, J.H., Manning, G.W., McKnew D.H., Cytryn, L., Simonds, J.F. and Wooderson, P.C. (1980), “Depression Among Incarcerated Delinquents.”
Psychiatry Resources Volume 3 185-191; Forrest, C.B., Tambor, E., Riley, A.W., Ensminger, M.E. and Starfield, B. (2000), “The Health Profile of Incarcerated Male Youths.” Pediatrics Vol. 105, No. 1 286-291.
[13] Mace, D., Rohde, P., and Gnau, V. (1997), “Psychological Patterns of Depression and Suicidal Behavior of Adolescents in a Juvenile Detention Facility.” Journal of Juvenile Justice and Detention Services Vol. 12 No. 1 18-23.
[14] Matsuda, K.N. (2009). The Impact of Incarceration on Young Offenders. US Department of Justice.
[15] Bezruki, D., Varana, D. and Hill, C. (1999), An Evaluation of Secure Juvenile Detention. Madison WI: Legislative Audit Bureau.
[16] Benda, B.B. and Tollet, C.L. (1999), “A Study of Recidivism of Serious and Persistent Offenders Among Adolescents,” Journal of Criminal Justice Vol. 27, No. 2 111-126.
Kız Çocuklarının Durumu
Yetişkin cezaevlerinin ayrı kısımlarında kalan çocuklar bakımından kız çocuklarının durumu ayrı bir önem taşımaktadır. Bunun sebebi, cezaevlerindeki kız çocuklarının oranı diğer tutuklulara kıyasla daha az olduğu için kız çocuklarının ihtiyaçlarının göz ardı edilmesidir.[17]
Tutuklu kız çocukları genellikle çocuk hapishanelerinde değil, kadın hapishanelerinde ya da herhangi bir yetişkin hapishanesinin ayrı bölümlerinde tutulmaktadır; ancak onların ihtiyaçlarına cevap verebilecek uygun kurumlar bulunmamaktadır.[18]
Kız çocukları, yetişkinlerin olduğu hapishanelerde bulunmaları nedeniyle eril şiddete açık bir konumda bulunmaktadır. Aynı zamanda da kız çocuklarının konumları ve durumları hakkında Adalet Bakanlığa yapılan bilgi edinme başvurularında veri içeren şeffaf yanıtlar verilmemesi ve sayıca az olmaları birçok açıdan olumsuz etkilenmelerine sebep olmaktadır.[19] Bu olumsuzluklar birçok farklı kurumda karşımıza çıkmaktadır. Denizli Bozkurt Cezaevi’nde kalan 58 yaşındaki T.B, kurumda bulunan kız çocuklarının yaşadıkları baskılara karşı isyan ettiğinin altını çizerek “Çocuklar asker gibi iki gardiyan arkada, iki gardiyan önde dışarıya çıkartılıyordu. Çok baskı vardı, çok daraltıyorlardı çocukları. Çocuklara karşı bir esir kampı gibiydi orası. Çocukların oyun oynaması dahi yasaktı. Gezecek alanları yoktu, bize göre durumları çok daha kötüydü.” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.[20]
Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumları ve Eğitimevleri İnceleme Raporu’nda ise İzmir Bergama M Tipi Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu hakkında kurumda psikolog olmadığı, görev yapan psikologun yakın zamanda istifa ettiği, maaş nedeniyle psikolog istihdamının zor olduğu ifade edilmiştir. Doktorun bulunmadığı kurumda, bir sağlık memuru görev yapmaktadır şeklinde saptamalarda da bulunulmuştur.[21]
[17]https://ekmekvegul.net/gundem/cezaevlerinde-75-kiz-cocugu-var-kiz-cocuklarina-dair-bilgilere-ulasilamiyor (erişim tarihi 15 Mart 2024)
[18] Alper Yalçın,Türkiye’de Çocuk Mahpus Olmak s.160
[19]https://ekmekvegul.net/gundem/cezaevlerinde-75-kiz-cocugu-var-kiz-cocuklarina-dair-bilgilere-ulasilamiyor (erişim tarihi 15 Mart 2024)
[20]https://hapistecocuk.wordpress.com/2017/07/03/denizlideki-mahpus-kiz-cocuklari-icin-bir-mahpusun-ifadesi-bize-gore-durumlari-cok-daha-kotuydu/ (erişim tarihi 16 mart 2024)
[21] Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumları ve Eğitimevleri İnceleme Raporu s.9
Uluslararası Arena
Çeşitli ülkeler çocuk/genç adaleti konusunda kültürel, tarihsel ve toplumsal bağlamlarına uygun farklı yaklaşımlar benimsemiştir. Örneğin, Fransa genç suçlular için eğitim ve duygusal desteği vurgulamakta iken Almanya suçlu gençleri aile içinde eğitmeyi ve istenmeyen davranışlarını belirli yönlendirmelerle değiştirmeyi amaçlamaktadır.[22]
Mısır’da 15 yaşının altında olan suça sürüklenmiş çocuklar için cezalandırıcı önlemler tercih edilmemekte ve rehabilitasyon çabaları genellikle 21 yaşına kadar uzanmaktadır. Nijerya’da ise gençleri yeniden topluma kazandırmak yerine cezalandırmaya daha yatkın bir yaklaşım vardır ve rehabilite çabaları yeterince organize olmamakla beraber sınırlıdır.
Gürcistan, kapsamlı bir sektörel reform yaparak gençlik adalet sistemini uluslararası standartlarla uyumlu hale getirmiş denetimli serbestlik ve psikologların hizmetleri ile birlikte bireysel ceza planlaması yaklaşımını uygulamıştır.Bu yaklaşım sayesinde hapis cezası alan çocuk sayısı %50 oranında azalmış ve 200’den fazla genç cezai işlemlerden kaçınmıştır.
Çin’de çocuk/genç adalet sistemi geleneksel prensiplerin etkisi altındadır, suçlu davranışları düzeltme sorumluluğu ise ailelere ve okullara aittir. Diğer Asya toplumları ekonomik ve kültürel geleneklerin karması olan ve geçmiş sömürgecilerin etkisi olan bir çocuk adalet sistemi yaratmıştır. Örneğin, Filipinler sömürge geçmişinden etkilenerek ABD modeli üzerine kurulu bir gençlik mahkemesi sistemi oluşturmuştur.
Brezilya’da ise genç suçlularla ilgili vakaları ele alan yerel vasiyet meclisleri bulunur ve bu vakaların çoğunda gençlerin topluma yeniden entegrasyonunu amaçlayan bir dizi ceza ve rehabilite programı sunulur. Bunlar arasında toplum hizmeti ve denetimli serbestlik gibi alternatif politikalar bulunmaktadır.
Sonuç
Sonuç olarak taraf olunan uluslararası sözleşmelerin öne koyduğu standartları uygulamaya geçirmek ve toplumu bilinçlendirmek için çalışmalara devam edilmelidir. Çocukların ceza adalet sistemiyle tanıştırılmasının olası sonuçları önceden iyice düşünülmeli ve alternatif politikalar tercih edilmelidir. Ayrıca kız çocuklarının oransal azlığı göz önünde bulundurularak kaderlerine terk edilmeleri önlenmeli ve haklarıyla ilgili erişilebilir istatistikler ve bilgiler paylaşılmalıdır.
[22] https://www.britannica.com/topic/juvenile-justice/Continental-Europe(erişim tarihi 17 Mart 2024)
KAYNAKÇA
[1] Alper Yalçın, Türkiye’de Çocuk Mahpus Olmak, (İncekara Kağ. Mat. Yayıncılık, Temmuz 2016)
[2] Ayhan Erbay, Ceza İnfaz Kurumlarının Çocuk Tutuklu/Hükümlüler Üstündeki Psikolojik Etkileri, Aydın Toplum ve İnsan Dergisi Yıl 3 Sayı 1-Haziran 2017 (23-33)
[3] Benda, B.B. and Tollet, C.L. (1999), “A Study of Recidivism of Serious and Persistent Offenders Among Adolescents,” Journal of Criminal Justice
Vol. 27, No. 2 111-126.
[4] Bezruki, D., Varana, D. and Hill, C. (1999), An Evaluation of Secure Juvenile Detention. Madison WI: Legislative Audit Bureau.
[5] Bushway, S.D. (1998), “The Impact of an Arrest on the Job Stability of Young White American Men,” Journal of Research in Crime and Delinquency
Vol. 34 No. 4 454-479.
[6] Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü. www.cte.adalet.gov.tr
[7] Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumları ve Eğitimevleri İnceleme Raporu 4-5 Şubat 2010
[8] Kashani, J.H., Manning, G.W., McKnew D.H., Cytryn, L., Simonds, J.F. and Wooderson, P.C. (1980), “Depression Among Incarcerated Delinquents.”
Psychiatry Resources Volume 3 185-191; Forrest, C.B., Tambor, E., Riley, A.W., Ensminger, M.E. and Starfield, B. (2000), “The Health Profile of
Incarcerated Male Youths.” Pediatrics Vol. 105, No. 1 286-291.
[9] Matsuda, K.N. (2009). The Impact of Incarceration on Young Offenders. US Department of Justice.
[10] Nilay Kavur, Türkiye Çocuk Adalet Sisteminde Çocuk Tutukluluğu, Yayınlanmamış Doktora Tezi, 2016.
[11] Oral,T.P. (2004). Tutuklu Yargılamada Kurum İçinde Bakım, Gözetim ve Eğitim. TBB Dergisi. Sayı: 51.
[12] Siegel, L. ve Senna J. (1981). Juvenile Delinqueny, Theory, Practive and Law, St.Paul. Minnesota.
[13] TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi Raporu 1998-2000.
[14] Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu, 03.04.2015.
[15] Uluğtekin, Sevda, Hükümlü Çocuk ve Yeniden Toplumsallaşma, Ankara 1991
[16]United Nations Rules for the Protection of Juveniles Deprived of their Liberty Adopted by General Assembly resolution 45/113 of 14 December 1990
[17]United Nations Standard Minimum Rules for the Administration of Juvenile Justice (“The Beijing Rules”) Adopted by General Assembly resolution 40/33 of 29 November 1985 Part one