Yazarlar: Beyza Hilal AKYURT * Biran ARIKAN** Deniz ONUK***
Editör: Rabia ÖZTÜRK
GİRİŞ
Genel itibariyle First Lady terimi Amerika Birleşik Devletler Başkanı’nın eşini ifade etse ve farklı ülkelerde farklı isimlerde anılsa da[1] Başkan, Cumhurbaşkanı eşlerini tüm dünyada kabul görmüş ve herkesçe benimsenmiş First Lady terimi ile genellemek uygundur.
Üst paragrafta en basit anlamıyla tanımını yaptığımız First Ladylik geride bıraktığımız yüzyıllarda günbegün etkisini, bilinirliğini arttırarak hem siyasi hem de toplumsal açıdan hayatımızın bir parçası olmaya başladı.
Yazının bütününde First Ladylik’in ilk defa nerede ortaya çıktığını, nasıl geliştiğini geçmiş ve günümüzden örneklerle ele alacağız. Akabinde First Ladyler’in hukuki niteliği, üstlendiği diplomatik görevler ve rol aldığı sosyal sorumluluk projelerine değineceğiz.
Son olarak günümüzde konumunu koruyan hayat standartlarının ve iletişim imkânlarının her geçen gün katlanarak arttığı, artık hiçbir türlü ayrımcılığa sahne olmaması gereken dünyamızda; sosyal sorunların tartışıldığı her platformda en gelişmiş ülkesinden ilkeline ön planda devleti temsilen karşımıza çıkan bu makamın gerekliliğinden ve ilerleyen dönemde First Ladylik’in nelerle karşılaşabileceğinden bahsedeceğiz.
Akademik bir kaygı gütmediğimiz, sıkça kendi görüşlerimize yer verdiğimiz derlemelerimiz ve çevirilerimizden oluşan yazımızla her türlü ayrımcılığın sona erdirilmesi idealine ufak da olsa bir katkı sunma gayesi içerisindeyiz. Ekip olarak keyifli okumalar dileriz.
1. FIRST LADY KAVRAMININ TARİHÇESİ [2]
First Ladylik makamı ve görevi literatürde tam olarak ortaya çıkmamıştır. Devlet başkanının aksine, First Lady devlet oluşumunda ve anayasasında tanımlanmış değildir. İşin aslında, Martha Washington dahi ölümünden kırk yıl sonrasında kadar “First Lady” olarak anılmamıştır. 19. yüzyılın başlarında terimle alakalı pek çok tarihi kayıt bulunsa da kelimenin kökeninin nereden geldiği konusunda kesin bir kanı yoktur. 1880’lerde, Başkan Grover Cleveland’in eşi Frances Folsom Cleveland “The First Lady of the Land” olarak anıldı. Unvanın devamlılığını Başkan Benjamin Harrison’ın eşi Caroline Harrison da kullanarak sağlamıştır. 20.yüzyılın başında terimin anlamı genişlemeye uğramıştır. First Lady unvanı devlet büyüklerinin eşlerini ve Beyaz Saray temsilciliğini ifade etmiştir. “First Lady of the Land” unvanı Lou Hoover zamanında “First Lady” olarak kısaltılmıştır.
First Ladylik makamının rolü ve pozisyonu tek seferde olmamakla birlikte zamanla gelişmiştir. Beyaz Saray sakini olmasa da Martha Washington eşinin iki dönem boyunca olan hizmetinde sosyal temsilci olarak örnek oldu. 1800’de Beyaz Saray’ın inşasının tamamlanmasının ardından pek çok 19. yüzyıl başkanların eşleri ve aile üyeleri Executive Mansion’da temsilci olarak rol aldı. Dönemin başkan eşleri Beyaz Saray’daki ev hayatından sorumluydular ancak kamusal sahalardan olabildiğince uzak kaldılar.
20.yüzyılın başlarında Edith Kermit Roosevelt, başkanın eşinin sosyal görünümdeki rolünü geliştirmeye başladı. 1901’de eşi Theodore Roosevelt ile Beyaz Saray’a taşındı. Beyaz Saray, geniş ailenin ihtiyaçlarını ve talep ettikleri yenilikleri karşılayamadı. Sürecin bir parçası olarak halktan ziyaretçi alabilmesi için ana evin doğu kanadı inşa edildi ve günümüzde burası modern anlamda Doğu Kanadı olarak anılmaya başladı. Bayan Roosevelt bahçe partileri gibi pek çok sosyal toplantı düzenledi. Bu etkinliklere yardımda bulunmak üzere Beyaz Saray, bünyesine “Belle” olarak da bilinen Isabella Hagner’ı First Lady Roosevelt’in özel büro elemanı olarak işe almıştır. Hagner böylece Beyaz Saray’ın ilk Sosyal Sekreter’i oldu ancak bu dönemlerde böyle bir rol resmi olarak mevcut değildi. Günümüzde bu pozisyon Doğu kanadındaki First Lady ofisinde resmi görev olarak tanımlanmıştır.
First Ladylik’in sosyal işlevlerini bir adım öteye taşımak adına Eleanor Roosevelt, başkanın eşi olarak modern First Ladylik adı altında görevlerini genişletti. Eşi Başkan Franklin D. Roosevelt, Amerikan tarihinde en uzun süre başkanlık makamında kaldı. On yıldan uzun bir süre, Eleanor Roosevelt kendisinin resmi unvana karşı genel direnişine ve pozisyonunun devlet nezdinde yokluğuna rağmen “First Lady” adı altında etkinliğini sürdürdü. Yalnızca kadınlar için basın toplantıları düzenledi, başkan eşinin Yeni Sistem (New Deal) politikalarının tanıtımını yaptı ve vatandaşlık hakları, sosyal eşitsizlik ve eğitim reformları ile ilgili gazete köşe yazıları kaleme aldı. Eleanor Roosevelt kadınlar için imkanları geliştirdi ve Afrikan-Amerikan organizasyonları destekledi.
Sonradan gelen First Ladyler Eleanor Roosevelt’in başkan eşleri için yapmış olduğu etkileri yükseltmeye çabaladılar. First Lady Jacqueline Kennedy, Beyaz Saray’ın kültürel ve tarihi yaklaşımının korunmasını arttırmak için çalışmalara destek oldu. Ayrıca konut satın alımlarını tavsiye etmek için Beyaz Saray Güzel Sanatlar Komitesi’ni kurdu.
2. FIRST LADY’NİN HUKUKİ NİTELİĞİ [3]
Günümüzde First Lady, bütün dünya dillerinde devlet başkanının eşleri için kullanılan bir kavram. Ancak günümüz anayasalarında First Ladylik makamına ilişkin anayasal düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla First Ladylik’e dair kurumsal ve hukuki bir statüsü yoktur. Örneğin Fransa devlet başkanının eşi diğer Avrupa ülkelerine kıyasen daha önemli yere sahipken Almanya devlet başkanının eşi pek tanınmaz. Fakat yazının önceki bölümlerinde de değinildiği üzere First Ladylik Amerika Birleşik Devletleri ekseninde medya çapında boy göstermektedir. Bu sebeple bu başlıkta genel itibariyle Amerika Birleşik Devletleri’ndeki durumdan bahsedilecektir.
Belirtilmesi gerekir ki First Lady, devlet başkanının eşi olarak sorumluluklarının fazlalığına rağmen bunların karşılığında bir maaş veya ücret almamaktadır. Bir oylama ile seçilmediği için, First Ladyler’e hukuki veya politik bir statü vermenin demokrasiye karşı olacağı ve kayırma olarak görüleceği kabul edilmiştir. Öyle ki Amerikan başkanlarının eşlerinin pozisyon yemin törenlerinde de devlete karşı belirgin bir politik sorumlulukları olmadığı ve halk oylamasıyla bizzat seçilmedikleri için özel yeminleri bulunmaz. Her ne kadar resmi bir statüsü olmasa da, First Lady’nin görev ve işlevinin önemi tüm devlet tarafından tanınmıştır, bu nedenle kendisine sağlanan bir bütçe olmasa da yaklaşık on beş kişiden oluşan ücretli personeli bulunur.
First Lady’nin politik rolü ise yıllar boyunca evrilmiştir. Amerikan devlet başkanlarının eşleri olan First Ladyler’e yüklenen en göze çarpan görev, Beyaz Saray’ın ev sahibesi olması. Beyaz Saray’da düzenlenen resmi törenleri organize eder, çay toplantıları düzenler ve First Lady’nin birçok sosyal etkinliğe eşinin yanında katılması beklenir. Bununla birlikte bazı First Ladyler, eşlerinin idaresinde çok daha aktif bir rol oynamışlardır. Örneğin Edith Wilson, eşi Woodrow Wilson’un 1919 yılında felç geçirmesi sonucu onun görevlerinin birçoğunu üzerine almış, eşinin yerine defalarca kamuoyunun karşısına çıkmıştır. Bill Clinton’un eşi Hillary Clinton ise devletin sağlık sisteminde büyük rol oynamış, ülke çapında bir sağlık reformuna öncülük etmiştir. Onu izleyen birçok First Lady de eşinin başkanlık görevlerinden bağımsız gayeler üstlenmiştir. Mesela Harriet Lane Amerika yerlilerinin ihtiyaçlarına önem vermiş, Mary Todd Lincoln eğitim, istihdam ve serbest bırakılmış kölelerin konutlandırma fırsatları ile ilgilenmiştir. Lyndon Johnson’ın eşi Lady Bird ülkenin şehir ve karayollarını güzelleştirme çalışmalarını yönetmiştir. Ronald Reagan’ın eşi Nancy Reagan, “Hayır Deseniz Yeter (Just Say No)” adında uyuşturucu karşıtı bir kampanyaya öncülük etmiştir. Barbara Bush ve Laura Bush okur-yazarlık çalışmaları yapmış, Michelle Obama ise çocuklarda obeziteyle savaşmayı hedefleyen bir kampanya yürütmüştür.
Sosyal sorumluluk konusunda çalışmalarının yanı sıra, birçok First Lady kadın haklarının savunuculuğunu da yapmış, kadın hakları konusunda çalışmalar yürütmüştür. Eleanor Roosevelt yaşamı boyunca insan hakları için mücadele etmiş, 1946 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun ilk başkanı olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yazımında önemli bir rol oynamıştır. Kadın hakları konusunda sık sık yazılar yazmıştır. Roosevelt’in First Lady olduğu dönemde kadının tüm değeri kocasının pozisyonuna bağlıydı ve bir kadın için en önemli amaç iyi bir koca bulup onunla evlenmekti. First Lady’nin görev alanı yalnızca Beyaz Saray ile sınırlıydı. Bu nedenle onun aktivizmi, rekabetçi karakteri ve politik alandaki üstün başarısı kadın hakları için çok önemli bir adım olmuş, kendisinden sonra gelen birçok kadına da ilham kaynağı olmuştur.[4]Kadınlara oy hakkı verilmesi konusunda önemli çalışmalar yürüten Arjantin’in dünyaca ünlü First Lady’si Eva Peron; nüfuzunu okul, yetimhane ve hastanelere yatırım yapmak için kullanmıştır.[5]1974’te ABD’nin First Lady’si olan Betty Ford, politik açıdan aktif bir rol oynamasıyla tarihteki en tesirli First Ladyler’den biri olmuştur. Eşit Haklar Tasarısı, eşit ücret alma hakkı, kürtaj hakkı gibi ihtilaflı konularda desteğini açık bir biçimde dile getirmiş ve 1991 yılında Başkanlık Özgürlük Madalyası’nı almaya hak kazanmıştır. Kanada’nın kendini bir feminist olarak tanıtan ünlü First Lady’si Sophie Grégoire Trudeau da kadın hakları konusunda aktif bir rol oynamış, kadınların sağlık ve eğitim hakkı, siyasete katılımı ve ekonomik güçlendirilmesi hedefleri doğrultusunda çalışmalar yapan “Deliver For Good” kampanyasına öncülük etmiştir.[6]
“First Lady” kavramının doğuşu ve kökeni günümüzde de süregelen bir tartışma konusudur. Kavramın oluştuğu ilk dönemde First Lady rolü, erkek başkanların yanında cinsiyete dayalı bir iktidar paylaşımı olarak varsayılmıştı. Bu dönemde First Lady’nin rolü Beyaz Saray’ın ev hanımı olmak, parti düzenlemek ve eşinin yanında güzel görünmekten ibaretti. Yani bu terimin doğuşu bile arkaik cinsiyet rollerinden kaynaklanmaktadır. First Ladyler her zaman eşlerinin arkasında ikincil bir konum üstlenmiş ve cinsiyetçiliğe uğramışlardır. 1945’te Amerika’nın First Lady’si olan Bess Truman, her ne kadar eşi Başkan Truman’ın birçok konuşmasını yazmış ve onun baş danışmanı olarak rol oynamış olsa bile, tarihe “Bir kadının kamusal rolü, kocasının yanında oturmak” sözleriyle geçmiştir. Seneler boyunca First Ladyler’in rolleri büyük bir değişim göstermiş, sadece bir eş değil aynı zamanda bir aktivist gibi hareket eden First Ladyler, politik bir misyon da üstlenmişlerdir. Ancak bu imajları ne kadar güçlense ve ne kadar cinsiyet eşitsizliği konusunda söz sahibi olsalar da, terimin kendisinin köken olarak cinsiyetçi olduğu aşikardır. 2021 yılında, cinsiyet rolleri tüm dünyada büyük bir değişim ve gelişim sürecinde. Amerika’nın yeni First Lady’si Jill Biden, Beyaz Saray’ın dışında bir meslek sahibi olan ilk First Lady olacak.
Bununla birlikte başkan yardımcısı Kamala Harris’in eşinin de tarihte ilk defa “İkinci Beyefendi” olarak adlandırılması ile, bu kavramın gerekliliği tartışması bir kez daha ön plana geldi. Doğuşunda, adına verilen cinsiyet rollerini üstlenmesi beklenen “First Lady”, bu rollerin dışına çıkıp sadece Başkan’ın yanında narin ve güzel durması beklenen, yalnızca çiçek aranjmanı ve moda gibi konularda önem verilen eşi değil; eğitimli, bir meslek sahibi ve politik de bir rol üstlenmeye hazır bir pozisyon haline geldi. Böyle bir durumda ise artık eskimiş bir anlam taşıyan ve altı kapalı biçimde Başkan’ın her zaman bir erkek olmasını ima eden “First Lady” kavramının geride bırakılması için geç bile kalınmıştır.[7]
3. ULUSLARARASI ÖRGÜTLER BAĞLAMINDA FIRST LADY’LİK
İkinci başlıkta da belirtildiği üzere First Ladyler son birkaç yüzyıldır hayatımızda ve her geçen gün toplumsal konularda daha da gün yüzüne çıkıyorlar ve söz sahibi oluyorlar. Bu durum da First Ladyler’in üstlendiği diplomatik misyonun meşruluğu tartışmasını doğuruyor.
First Ladyler’in diplomatik misyonunu irdeleyecek olursak ilk dönemde yalnızca eşiyle seyahatlere katılmaktan, katıldığı etkinliklerde konuşma yapmaya, konuşma yapmaktan direkt konuşmacı olarak davet almaya, yeri gelince Birleşmiş Milletler’de Komisyon Başkanlığı[8] yapmaya ilerleyen bir süreç karşımıza çıkıyor. Bahsettiğimiz gibi bu tür davetleri tetikleyen First Ladyler’in kendi ülkelerinde cinsiyet eşitsizliği, çevre ve eğitim gibi toplumsal konularda en ileri gelen sözcüleri olmaları.
Kadınların diplomatik olarak ön plana çıktığı bir diğer etkinlik Türkiye olarak ilk ev sahipliğini üstlendiğimiz “G20 Women20 Summit”tir.[9]Açılış konuşmasını Emine Erdoğan’ın yaptığı 2015 yılından bugüne de düzenli olarak G20 ile eş zamanlı yürütülen organizasyon manifestosunda;[10]
- Eğitim, istihdam ve girişimcilik arasındaki bağdan yola çıkarak kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesi.
- İşyerinde ayrımcılığın ortadan kalkması, hakların yerine getirilmesi ve eşit ücret ve fırsatların sunulması.
- Kadınların finansmana ve verimli varlıklara erişimini sağlamak.
- Kadınlara ait işletmelerin ve inovasyonun desteklenmesi.
- Hem kamu sektöründe hem de özel sektörde lider pozisyonda olan kadınların sayısını artırmak.
- Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal ağlarının güçlendirilmesi.
- İş hayatı ve özel hayatın dengelenmesini sağlamak.
- Yeterli sosyal korunmanın sağlanması.
- Çalışma koşullarının iyileştirilmesi.
- Sürdürülebilir tüketim eğilimlerinin geliştirilmesi ve yeşil büyümenin sağlanmasının kadın liderliğinde desteklenmesi.
- Özellikle kırsal kesimde yaşayan kadınları dikkate alarak tarım ve gıda güvencesi politikası geliştirmek.
Women20 manifestosundan da yola çıkarak gayelerinin cinsiyet eşitsizliğine son vermek olduğuna şüphe yok. Organizasyon kurulduğu 2015’ten 2025’e kadar kadınlar ve erkekler arasındaki işgücüne katılım açığını %25 oranında azaltmayı hedefliyor ve kuruluş manifestosunda günümüzdeki mevcut değişim oranıyla kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizliğin 2086 yılına kadar ortadan kaldırılamayacağına vurgu yapıyor. [11]
Women20’ye G20 üyesi 19 ülkeden kadın dernekleri, vakıfları, üniversiteler ve siyasiler destek sunuyor. Kadınların işgücü adaletsizliğini yıkmak üzere kurulan bu organizasyonda görev tanımları devlet başkanının eşi olmak olan kişilerin ön planda yer alması Women20’nin amacıyla örtüşmemektedir.. Örnek verecek olursak 2017 yılında Almanya’da düzenlenen Women20’nin prime time panelinin[12] konuşmacıları arasında Hollanda Kraliçesi, Almanya Şansölyesi, Bank of America yardımcı başkanı, IMF genel müdürü, Kanada Dışişleri Bakanı’nın yanısıra dönemin Amerika Başkanı Donald Trump’ın kızı Ivanka Trump’ın First Daughter sıfatıyla bulunması da bir çelişki olarak karşımıza çıkmakta.
First Ladyler’in diplomatik etkinliklerinin bir diğeri ise “Global First Ladies Allience.” Bu organizasyon web sitesinde [13] misyonunu “First Ladies ve First Partners, toplumun zirvesinde eşsiz bir konuma sahiptir. Statüleri ve prestijleri, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Vali ve Belediye Başkanına özel danışman olarak rolleri ve kilit politika yapıcılara ve kalkınma ortaklarına erişimleri onları ülkelerinin en etkili isimlerinden biri haline getiriyor. Global First Ladies Alliance, First Ladies ve First Partners’ın ofislerini ve programlarını güçlendirerek olumlu değişimi savunmak için konumlarını kullanmasına yardımcı oluyor.” olarak tanımlamakta. GFLA ayrıca her yıl ilişkileri güçlendirmek, koalisyonları etkinleştirmek, en iyi uygulamaları paylaşmak ve First Lady ofisinin kapasitesini oluşturmak için New York’taki BM Genel Kurulu’nun yanı sıra Addis Ababa’da iki yılda bir First Ladyler’i, First Ladyler’in çalışanlarını ve uzman danışmanlarını bir araya getiriyor. Program, First Ladyler için başarıları, zorlukları, kişisel deneyimleri ve stratejileri paylaşmak için kolaylaştırılmış, kayıt dışı yuvarlak masalar da içeriyor.
SONUÇ
Bültenimizde hedef almış olduğumuz First Ladylik makamını önemini öngördüğümüz üç geniş kapsamlı kategoride ele aldık ve bunlara ilaveten temelini atmış olduğumuz üç ana başlıkta değinilmesi gerektiğini düşündüğümüz hemen her konuya değindik. Herhangi bir akademik kaygı gütmeden oluşturduğumuz bülten yazımızda kayda değer gördüğümüz verileri en özgün haliyle yazıya döksek de bülteni birkaç cümleyle toparlamakta fayda vardır.
İlk ana başlığımızda ele almış olduğumuz First Ladylik’in tarihsel gelişim sürecinde gözlemlenen en temel olgulardan biri makamın Amerika’nın bağımsızlığını ilan ettiği tarihten bu yana nasıl oluştuğu ve günümüze kadar dinamizmini yitirmeden geldiğidir. Bu bağlamda incelendiğinde günümüzde hala anayasal bir statü tanınnmamış olan First Ladylik makamını Amerikan kamuoyu ve dünya açısından devlet büyüklerinin eşleri olarak zaman içerisinde elde ettikleri yetkinlikleri ve üzerlerinde oluşturdukları ikonikleşmiş figürleri görülür. Tarihsel gelişim süreci incelendiğinde hemen her First Lady’nin makamlarına sağlamış oldukları katkı ve prestij yadsınamamakla birlikte özellikle Edith Kermit Roosevelt’in katkıları bariz ve olumlu bir duruşla ortadadır.
İkinci başlıkta ele almış olduğumuz First Lady’nin hukuki niteliğinde makamın anayasal hukuk sistemlerinde yer almadığı, buna ilaveten makamın devlet ataması ya da seçim gibi yollar ile konuma yerleştirilmediğinden maaş gibi ücretler almadığından ve buna benzer durumlardan bahsettik. Aynı zamanda First Ladylik makamında günümüzde görülen durumlardan bahsederek konunun daha şeffaf anlaşılmasını sağlamayı amaçladık.
Son bölümde makamın uluslararası ilişkilerde edinmiş oldukları pozisyonları inceledik. İlaveten bu kısımda yalnızca First Ladyler’in diplomatik pozisyonlarda ön plana çıkmak durumunda olmadığını Women20 kapsamında ele aldık. İlk kez ev sahipliğini de üstlenmiş olduğumuz Women20 zirvesinin kadınların toplumdaki yerine göre çözüm odaklı çalışmalarını vurguladık. Son olarak da dünya çapındaki First Ladyler’in bir araya geldiği Global First Ladies Alliance’ a kısaca değindik.
Sonuç olarak
bizlerin bu yazıyı ele almaktaki amacından, araştırma safhası ve yazım
aşamasına giden yolculuğunda aklımızda sıkça oluşan soru işareti şuydu; Günümüz
ABD kabinesinde[15] başkan yardımcısı dahil on bir kadın üye
bulunurken kadın hakları ve cinsiyet eşitsizliği sorununun kamu gücüne dayanan
temsili First Lady mi olmalı? Sosyal politikalar adına bakanlıkların kurulduğu,
parlamentolarda komisyonların bulunduğu günümüzde STK’ larla temas kuran kişi
First Lady mi olmalı? Hala First Ladylik’ e gerek var mı?
* Öğrenci, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (https://linkedin.com/in/beyzahilalakyurt)
** Öğrenci, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (https://www.linkedin.com/in/biranarikan)
***Öğrenci, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (https://www.linkedin.com/in/deniz-onuk-7b072820a/
[1] örn. Türkiye Cumhuriyeti: Sayın Hanımefendi, https://www.tccb.gov.tr/konusmalar/362/126323/sayin– hanimefendi–nin–erisebilirlik–odulleriprogramindaki–konusmasi
[2] https://d1y822qhq55g6.cloudfront.net/pdfs/CRP–Roles–of–the–First–Lady.pdf
[3] National First Ladies’ Library, The Role of First Lady and Origin of the Title “First Lady” (http://www.firstladies.org/FirstLadiesRole.aspx#RoleFirstLady) (son erişim: 10.05.2021)
[4] Eleanor Roosevelt, https://m.bianet.org/bianet/yasam/170032–eleanor–roosevelt–insan–haklari–mucadelesinde–bir–firstlady (son erişim: 10.05.2021)
[5] Eva Peron, https://www.bbc.com/turkce/haberler/2012/07/120723_evita (son erişim: 10.05.2021)
[6] https://www.hurriyet.com.tr/mahmure/galeri–dunyanin–en–cok–taninmis–first–ladyleri34938705/3 (son erişim: 10.05.2021)
[7] https://edition.cnn.com/style/article/the–weaponization–of–a–first–ladys–image/index.html (son erişim: 10.05.2021)
[8] https://www.un.org/en/observances/human–rights–day/women–who–shaped–the–universaldeclaration (son erişim: 10.05.2021)
[9]http://g20.org.tr/first–ever–w20–summit–in–istanbul–called–on–the–g20–leaders–to–do–more–ongender– equality–and–womens–economic–empowerment/index.html (son erişim: 10.05.2021)
[10] https://www.kagider.org/en/corporate/projects–and–activities/projects/lists/projeler/women20–(w20) (son erişim: 10.05.2021)
[11] http://g20.org.tr/engagement–groups/women–20–w20/index.html (son erişim: 10.05.2021)
[12] http://www.w20–germany.org/program/w20–summit–2017/w20–summit–2017–documents/ (son erişim: 10.05.2021)
[13] https://www.gfla.org/ (son erişim: 10.05.2021)