Moot Court Söyleşileri – I: Ece Özsü

Röportaj: GÜLCE ATAMAN, MUHAMMET BEMBEYAZ

Editörler: ASYA SALİH, YAREN ÖMÜR

 

Moot Court yarışmalarına katılmak isteyen arkadaşlarımız için bu tecrübeyi yaşamış olanların birikimlerini yararlı bir forma sokma düşüncesiyle yapmaya başladığımız söyleşilerin ilkinde fakültemiz 4. sınıf öğrencisi Ece Özsü ile Vis (Willem Vis Moot Court Competition) ve Telders (Telders International Law Moot Court Competition) hakkında keyifli bir sohbetimiz oldu.

 

Merhaba Ece, önce hangi yarışmalara hangi sınıflarda katıldığından biraz bahsedebilir misin? Senden genel olarak bir Moot Court tanıtımı da istiyoruz.

 

Ben 2. sınıfta Telders yarışmasına katıldım. Biraz Telders’ı anlatayım önce. Telders uluslararası kamu hukukuyla alakalı bir yarışma. Yarışmada farazi bir olay veriliyor size ve bu  iki devlet arasında bir anlaşmazlık oluyor. Sizden bu anlaşmazlığı Uluslararası Adalet Divanı önünde çözmeniz bekleniyor katılımcı olarak ve o usule göre ilerliyor yarışma. Her takım hem davacı hem davalı olarak dilekçeler yazıyor bu yarışmanın ilk kısmını oluşturuyor. Bu yazılı aşama yaklaşık 6 ay sürüyor. Arkasından sözlü aşamaya geçiliyor. Dilekçelerinizi yazdıktan sonra konuşmalarınıza hazırlanmanız gerekiyor. Çünkü siz oraya gittiğinizde hâkimlerin önünde taraf olarak argümanlarınızı sunuyorsunuz. Başka bir takımla eşleşip bir dava gibi süreci ilerletiyorsunuz. Konuşmanızda dilekçenizdeki argümanlarınızı özetliyorsunuz. Bu durum Telders’ta da Jessup’ta da böyle. Dilekçeleriniz ve konuşmalarınız ayrıca değerlendiriliyor ve toplam puanınız esas alınarak bir sıralama oluşturuluyor.

 

Biraz Vis ile karşılaştırsak…

 

Vis, uluslararası ticari tahkim ile alakalı bir yarışma, özel hukukla alakalı. Her sene nerenin tahkim kuralları benimseniyorsa ona göre dava dilekçeleri ve konuşma hazırlıyorsunuz. Vis’te de aynı süreç işliyor iki taraf için de dilekçe hazırlıyorsunuz. Argümanlarınızı tahkim heyeti önünde sunuyorsunuz. Konu açısından iki moot arasında farklılıklar var. Usuller de çok farklı. Bir tanesinde uluslararası bir mahkemenin önündesiniz orada hâkimlere hitap ediş şekliniz özel, diğerinde ise bir tahkim heyeti önünde bir masada oturup konuşuyorsunuz. Karşı takıma çok rahat atıfta bulunabiliyorsunuz. Onlarla daha rahat fikri münakaşaya girebiliyorsunuz. İkisi de çok güzel yarışmalar.

 

Vis’e kaçıncı sınıftayken katılmıştın?

 

  1. sınıftayken.

 

Peki, özellikle ikinci sınıfta Telders’a girmeden önce ne gibi kazanımlar öngördün? Şimdi geriye baktığında kazanımların beklentilerinle örtüşüyor mu?

 

Bir Moot Court takımına girebilmek için okulda birinci sınıfın sonunda sınava girmiştim. O zaman tecrübesizsiniz ve zaten neyin ne olduğundan pek bir haberiniz olmuyor. Ben Moot Court’a girerken öncelikle İngilizcemin çok çok iyi olduğunu düşünmüyordum ama bir şeyler okuyup yazabiliyordum. Moot Court başlı başına hukuk İngilizcesini ya da birtakım terimleri öğrenmenizde çok önemli bir süreç. Beni o açıdan geliştirdi. Bu beklentimi fazlaca karşıladı.

 

Sosyal açıdan nasıl etkileri oldu?

 

Sosyal anlamda yazılı süreç çok sıkıntılı bir süreç oluyor ve siz zaten o anlamda fazla bir şey düşünmüyor oluyorsunuz. Çünkü bizim okul da zor ; sınavlar yıllık olurken, dersler bu kadar ağırken… Buradayken hiçbir sosyal hayatınız olmuyor çünkü çok çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Ama yarışmaya gittiğinizde ve oradaki ortama girdiğinizde sosyal anlamda çok çok büyük faydalarını görüyorsunuz. Bunu söylemek için belki biraz erken, bizim de konuştuğumuz tecrübeli avukatlar var, onlar çok daha rahat anlatıyorlar. Yine de şunu söyleyebilirim, Avrupa’nın birçok yerinde birçok hukuk öğrencisi-hatta birçoğu mezun oldular- arkadaşlarım var. İleride bir iş başvurusu yapmak istediğimde ya da bir yüksek lisansa başvurmak istediğimde; mesela Hollanda’da, Leiden Üniversitesi’nde yüksek lisansa başvurmak istiyorum, bunun hakkında soru sorabileceğim, içeriden beni bilgilendirebilecek insanlar var. Sosyal anlamda en büyük kazanım bu, aynı zamanda akademik anlamda da bu bir geri dönüş. Bir de kesinlikle bakış açınızı çok genişletiyor. Farklı ülkelerden insanlarla tanışıyorsunuz, onların hukuk sistemleriyle ve eğitim sistemleriyle de, ve bu yalnızca bir hafta içinde oluyor. Sadece yarışma için değil, insanlar orada birbirleriyle iletişim kurmak için de bulunuyorlar. Network bağlamında moot court bir hukuk öğrencisinin yapabileceği en güzel şey diye düşünüyorum.

 

Nasıl haberin oldu? Başvuru süreci nasıl ilerledi?

 

Bu bizim okulda çok büyük bir problem. Benim mootla tanışmam son derece tesadüfi oldu. Bir gün okul koridorunda yürürken panoda bir A4 kâğıdında küçücük bir duyuru gördüm. “Farazi dava yarışmalarına katılmak isteyen arkadaşlar şu tarihte sınav var, şu kişiye mail atacaklar.” Bu nedir ne değildir derken Jessup’a benzer bir şey herhalde diye düşündüm çünkü ben Jessup’ı daha önce duymuştum. Bir gidip bakayım dedim yani çok bilinçsizce olmuştu aslında. Biz okuldaki bu eksikliği fark ettik. Son sınıfa gelip “Aa Moot Court diye bir şey varmış hiç haberim yoktu.” diyen birçok insan oluyor. Bu yüzden biz ILSA olarak bu işi de ele aldık geçen yılın başında bir tanıtım toplantısı yaptık. Birinci ve ikinci sınıflar gelsin en azından bir araştırma havuzu olsun istedik. Bir tecrübe olsun istedik çünkü çok ağır bir yükün altına giriyorsunuz. Bir birinci sınıfın araştırma ekibinde yer aldıktan sonra ileriki senelerde dilekçe yazması çok daha kolay olur çünkü.

 

Süreç de bizim okulda şöyle işliyor. Her senenin sonunda -ki bu mayıs-hazirana tekabül ediyor- Milletlerarası Hukuk Kürsüsü bir yazılı sınav ve bir de mülakat yapıyor. Yazılı sınavda sizden bir çeviri yapmanız bekleniyor. Ben bu sınava 3 kez girdim. Bir tanesinde neden katılmak istediğimize dair küçük bir yazı da yazmamız istendi. Çeviri bir özel hukuk bir de kamu hukukuna ilişkin oluyor genelde. Mülakatta sizinle sohbet ediliyor daha çok, ne kadar istekli olduğunuz,  ne derece ciddiye aldığınız ölçülüyor. Mülakat İngilizce oluyor. Onun ardından sınav yapan hocalar liste ile duyuru yapıyorlar. Örneğin Vis’te on kişilik bir liste oluyor ve bu liste genelde devam ediyor. Ama Jessup ve Telders’ta elenmek zorunda oluyor listeler çünkü konuşmacı sınırlaması oluyor.

 

Takıma seçildikten hemen sonraki süreçten bahsedebilir misin? Takımla tanışma, metinlere alışma, hayat düzeninin oturması. Takımdaki diğer arkadaşların ne durumdaydı? İngilizce metin konusunda önceden ne kadar hazırdın, kendini nasıl geliştirdin?

 

Biz başladığımızda sekiz-on kişiydik ama koçumuzla toplantılar başladıktan bir süre sonra bazıları motivasyonunu kaybetti, bazıları başka uğraşlara yöneldiler ve daha sonra 6 kişi kaldık. Bunların dördü benimle beraber  ikinci sınıftı ikisi ise üçüncü sınıf öğrencileriydiler. Takımımız bu şekildeydi.

 

İngilizce açısından adaptasyon çok kolay olmuyordu. Bizim o dönem yaklaşık on gün içinde okumamız gereken  iki-üç bin sayfa hukuki metin vardı. Henüz Milletler Genel dersini almamışsınız dolayısıyla önünüzde Türkçesini bilmediğiniz konularda İngilizce bir dünya metin var ve bunu okuyup anlayıp üstüne muhakeme etmeniz bekleniyor. Benim için ilk başlarda her kelimenin altını çizmek, bir cümleye dakikalar harcamak demekti. Bu yaklaşık bir-iki aylık süreçten sonra hızlandı. Benim için hem dili hem muhakeme yeteneğini geliştirmesi açısından büyük bir kazanım oldu. Ama sosyal anlamda bunu oturtmak biraz zor oluyordu. Hem dersleri yürütmeye çalışıyorsunuz hem de moot court çalışmaları çok yoğun oluyordu. Sosyal hayatınız var, uykunuz var… İşin içine bunlar da girince birazcık zorlanıyorsunuz haliyle. Biraz uykudan biraz sosyal yaşamdan kısıyorsunuz, idare etmeye çalışıyorsunuz.

 

Okul dersleri ile moot courtu nasıl dengeleyebildin, sonuçta 4.sınıfsın buraya kadar geldin, dersler ne durumda?

 

Şöyle ki benim ortalamam hiç fena bir ortalama değil. Ama gerçekten zor oluyordu. Vizelere genelde çalışmıyor oluyorsunuz. Çünkü o vize dönemi tam dava dilekçelerinin yarışmaya yollandığı tarihe denk geliyordu. Vizeleri bir şekilde bunlar vize diyerek geçiştiriyorsunuz. Bizim fakültenin öğrencisinin de genel mantığıdır zaten. Yarışmalar ise genellikle nisan sonunda ya da nisan başında oluyordu. Vis bazen nisan başı oluyordu. Yani kolay olmuyordu açıkçası. Özellikle geçen sene için konuşayım daha net hatırlıyorum. İki ay hiç kimsenin yüzünü görmeden eve kapanmak zorunda kaldım çünkü bütün yılın konularını iki ayda öğrenmeye çalışıyorsunuz. İkinci dönem sözlü kısma hazırlandığınız için derslere girmek de problem oluyordu. Yine de bir şekilde yürütülüyordu, ama belki de bu benim kişisel durumum çünkü moot court yapıp da birçok ders bırakan arkadaşlarım da oldu.

 

Peki, moot court yaparken bu senin için birincil miydi yoksa okulun yanında ikincil bir etkinlik miydi?

 

Benim için moot court öncelikliydi. Sonuçta okulu temsil ediyorsunuz, başta koçunuzun daha sonra da okulunuzun arkadaşlarınızın sizden bir beklentisi var. Size maddi manevi her anlamda destek veren insanların sizden bir beklentisi oluyor. Ben bütün moot court öğrencileri için de bunun birinci sırada olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü dersler bir şekilde hallediliyor.

 

Biraz takım çalışmasından bahseder misin? Sorumlulukları nasıl paylaştınız?

 

Tanımadığınız insanlarla bir anda aynı takıma düşüp bir şeyler yapmaya çalışmak çok kolay bir şey değil. Tabii bir süreç var siz o süreçte birbirinize de alışıyorsunuz. Bizim Telders’taki  iş bölümümüz argümanlarımıza göreydi. Dört argümanı paylaşmıştık hepimiz ve dilekçeyi yazarken hepimiz farklı şeyler yazdık. Herkes farklı bir argümanın altını doldurmuştu. Daha sonra dilekçeleri yollamadan önce on gün oturup tek bir elden gözden geçirdik. Özellikle o on günden bahsetmek istiyorum. Sıkıntılı bir süreç. Süre kısıtlamanız var ve baskı altındasınız.

 

Bazı şeylerden fedakârlık etmek gerekiyor yani…

 

Zaten takım çalışmalarında böyledir fedakârlık yapmanız gerekir birçok noktada. O kadar stres altındayken tabii ki herkes her zaman gülemiyor. Bir kere takım arkadaşınızla birtakım şeyleri alttan almayı öğreniyorsunuz. İş hayatı da böyledir, bu da biraz onun pratiği gibi düşünmek lazım. O dönem ailemden ve arkadaşlarımdan çok takım arkadaşlarımı görüyordum ben ve bu kolay bir şey değil. Sabah kalkıyorsunuz akşam yatana kadar. Arkadaşlarınızın eksiklerini kapatmayı öğreniyorsunuz ama bunu bireysel olarak yapmıyorsunuz takım için yapıyorsunuz. Bunu öğrenmek ve bunun farkında olmak çok önemli ve güzel bir şey.

 

Biraz yarışma aşamasından bahsedebilir misin? Ön eleme vs. var mıydı mesela?

 

Jessup’la karşılaştırmasını yapayım hemen. Jessup ve Telders’ta her ülkeden bir takım katılabiliyor. Belirli bir sayının üstünde başvuru olduğunda bu ikiye çıkıyor. Telders için bu sayı sekiz. Biz o dönem yerel elemeye katılmadık çünkü Türkiye’de başka katılan takım yoktu. Duyumlarımıza göre Telders’a önümüzdeki sene başka üniversiteler de katılacakmış. Jessup için konuşayım, orada bildiğimiz bütün iyi hukuk fakültelerinin takımı oluyor ve burada bir yerel eleme yapılıyor. O yerel eleme bu sene bizim okulda yapıldı. Ben ikinci sınıftayken yani iki sene önce de burada yapıldı. Sistem şu şekilde yine dava dilekçelerinizi hazırlıyorsunuz ama burada konuşmalarınıza biraz daha erken hazırlanıyorsunuz. Türk avukatlar ve akademisyenlerden oluşan bir hakim heyeti önünde argüman sunuyorsunuz aynı usuller işletiliyor.

 

Vis’te de pre-moot denilen bir ön yarışma oluyor. Yerel eleme yok her ülke sınırsız okul ile katılabiliyor. İsteyen üniversiteler kendi pre-mootlarını düzenliyorlar bunları hazırlık maçı gibi düşünün. O ülkedeki avukatlar, tahkimciler, akademisyenlerden tahkim heyetleri oluşturulup orada küçük maçlar yapılıyor. İstanbul’da Bilgi Üniversitesi yapıyor bunu. Vis’e hazırlanırken biz de oraya gitmiştik.

 

Yarışmaların gerçekleştiği şehirler hakkında da biraz bilgi verebilir misin?

 

Telders Hollanda’da Lahey’de gerçekleşiyor. Orada Uluslararası Adalet Divanı’na gidiyorsunuz yarışmaya, bu benim için çok etkileyiciydi mesela. İkinci sınıftasınız, hukuk öğrencisisiniz ve Lahey’de UAD önündesiniz. O binaya bakıyorsunuz, içeri giriyorsunuz çok etkileyici.

 

Vis’te yarışma iki parçalı aslında: Doğu parçası ve Batı parçası. Batı parçası Viyana’da oluyor ve Viyana çok güzel bir şehir. Vis daha uzun sürdüğü için orada daha fazla vakit geçiriyorsunuz yaklaşık 8-9 günlük bir zaman. Hem hukuki bir şeyler yapıyorsunuz hem de bir şehri gezmiş oluyorsunuz bu çok özel bir şey. Biz ayrıca Belgrad’daki pre-moota katılmıştık. Bu seneki takım Amsterdam’a gitti, Belgrad’a gitti şimdi Viyana’ya geçiyorlar. Jessup ABD’de Washington D.C ‘de oluyor ama gidebilmek için buradaki elemeyi geçmeniz gerekiyor.

 

Bu tecrübe sende neler değiştirdi? Okula ilişkin özellikle; mesela seni okula daha çok bağladığını düşünüyor musun?

 

Öncelikle ben moot yaptığım için çok mutluyum böyle bir tecrübeye sahip olduğum için. Hatta bu sene yapmadığım için bazen üzülüyorum keşke yapsaydım diye. Bir kere sosyal anlamda takım arkadaşlarınız çok iyi arkadaşınız oluyor. Hala daha Visçiler olarak görüşüyoruz buluşmaya çalışıyoruz vaktimiz oldukça. Ve evet kesinlikle katılıyorum beni okula çok bağladı. Çünkü birinci sınıftayken sadece derslere gelip gidiyordum ama ikinci sınıfta okuduğum okul ve fakülte için bir şeyler yapıyordum bu tabii ki okul ile aranızdaki bağı güçlendiriyor.

 

Bu tecrübeyi yaşamasam şu şu eksik olurdu diyebileceğin şeyler var mı?

 

Tek tek değil ama genel olarak birkaç bir şey söyleyebilirim. Öncelikle bakış açım çok genişledi. Telders için konuşayım, biz yarışmaya gittiğimizde 28 takım vardı sadece 2 takım lisans seviyesindeydi biri de bizdik. Karşımızda yarıştığımız insanlar yüksek lisans seviyesinde bu konu hakkında tez yazan öğrencilerdi. Karşınızdaki insanla yarışırken onlardan bir şeyler öğrenmek ve bunu kendinize bir kazanım olarak çevirmek çok çok önemli bir şey. Avrupa’daki öğrencilerin hukuk eğitimlerine ve gelecekteki meslek hayatlarına bakışlarını görmek benim de bakışımı değiştirdi. Hem sosyal anlamda hem de hukuki anlamda… Mesela Milletler Genel finaline çalışmamıştım ben çünkü bütün bir yıl onla uğraşmıştım. Bana çok şey kattı.

 

Moot court yapmak isteyenlere tavsiyelerin neler? Örneğin bir birinci sınıf öğrencisine.

 

Ben de başladığımda birinci sınıfı yeni bitirmiştim zaten. Birinci sınıfı boş geçirmemeleri için İngilizce çalışmalarını tavsiye ederim. Seviyelerini Upper Intermediate seviyesine getirmeliler en azından. Çünkü onun altında kalındı mı süreç çok zorlu oluyor. Katılmak istedikleri yarışmalarla ilgili bir şeyler okumalılar. Konuların neler olduğunu, hangisine kendilerine daha yakın hissettiklerini belirlemeliler. Eski mootcularla konuşmalarını tavsiye ederim çünkü birisiyle konuştuğunuzda moot court harika bir şey diyorsunuz. Tabii birtakım sıkıntılar yaşanıyor ama sonuç olarak güzel bir tecrübe oluyor.

 

Çok teşekkür ediyoruz sorularımıza cevap verdiğin için çok bilgilendirici oldu.

 

Ben teşekkür ediyorum.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir